Op.Dr. Banu Çiftçi
yükleniyor...
Randevu için
0(533)687 25 23

Bebeğinize ev sahipliği yapacak organ olan rahminiz, karın alt boşluğunda leğen kemikleri içinde yerleşmiştir. Halk arasında, vajina bazen yanlış bir kullanımla rahim olarak adlandırılmaktadır. Hâlbuki vajina döl yatağı girişini oluştururken, rahim karın içerisinde yer alan ve bebeğin yerleştiği organdır. Ayrıntılı bilgi için, Kadın Üreme Sistemi

Kadın üreme sistemi. Rahim, vajina, tüpler ve yumurtalıklar karın içinde asılı halde normal pozisyonunda.

Rahim, görünüm olarak hafif düzleştirilmiş bir armutu andırır ve gebe olmayan üreme çağındaki bir kadında,  hiç doğum yapmamışsa; yaklaşık 50-70 gr ağırlığında, 6-8 cm uzunluğunda, daha önce doğum yapmışsa;  80 gr ağırlığında ve 9-10 cm uzunluğundadır. İç kısmında ise 10ml lik bir boşluğa, kapasiteye sahiptir.

Gebelik boyunca rahim; bebek, plasenta ve amniyon sıvısına yer sağlayabilmek için, büyüyecek ve gebeliğin sonuna doğru, ağırlığı yaklaşık 1100 gr a çıkacaktır. Bu, rahmin normal ağırlığının, neredeyse 20 katıdır. Hacim olarak ise doğuma yakın yaklaşık 5 litre taşıyabilecek kapasiteye ulaşarak, normal kapasitesinin 500-1000 misli artış gösterecektir. Bu artışı rahmi oluşturan düz kas hücrelerini sayıca artırmadan, büyüklüklerini artırarak sağlamaktadır.

Gebeliğin ilk birkaç ayında, rahim büyümesi artan gebelik hormonlarıyla sağlanırken, daha sonraki aylarda, büyüyen gebelik ürünlerinin oluşturduğu basınç artışı ve gerilme ile sağlanır. Dış gebelikte de ilk aylarda rahim büyümesi buna örnektir.

Yine ilk aylarda rahim duvarı belirgin şekilde kalın ve serttir ama gebelik ilerledikçe rahim sıkılık ve direncini kaybederek yumuşak, ince bir kas kesesine dönüşür. Son aylarda bu incelme sayesinde rahatlıkla bebeğinizi dışarıdan hissedebileceksiniz. (Bu fotoğraf kadar net olmasa da…)

Gebeliğin ilk aylarında, rahim armuta benzer şeklini korurken, 12. Haftaya doğru artık küre şeklini alır ve kemik yapının üzerine çıkar. Bu haftadan sonra rahim öndeki pubik kemiğinizin üzerinde hissedebilecek büyüklüğe ulaşır. Sonraki haftalarda ise karın boşluğunda ilerleyebilmek için oval şekilde yukarı doğru büyür. Büyüme devam ettikçe, karın ön duvarına yaslanır ve bağırsakları yana ve yukarı doğru iterek, karaciğere kadar gelir.

                                                                                                          

Gebe olmayan ve 9 aylık gebe bir kadında rahmin pozisyonu.

Normalde rahmi karın boşluğunda belirli bir pozisyonda tutmak için çok sayıda bağ vardır ve bu bağlar, rahmi ön ve arka leğen kemiğine asılı tutarlar. Gebelikte rahmin büyümesi sırasında, bu bağlar gerilir. İşte gebelikte özellikle ilk haftalarda hissedeceğiniz kasık ağrılarının sebeplerinden biri de bu rahmi tutan bağların gerilmesi durumudur.

Gebelikte sırt üstü yatar pozisyonda, rahim, anne adayının omurga ve bitişik damarlarına yaslanır. Özellikle 6. Aydan sonra rahim iyice büyüdüğü için, sırt üstü yatar pozisyonda bu damarlara bası uygular ve özellikle annenin kirli kanını tüm vücuttan toplayarak kalbe temizlenmek üzere döndüren ana damarı baskı altına girer. Bu durum kalbe dönen kanı azaltarak, annede tansiyon düşmesine ve rahme giden kanın azalmasına yol açar. Supin hipotansif sendrom Anne vücudu bu durumu tolere edebilir ama bebek özellikle oksijenlenmesinin kısıtlı olduğu durumlarda oldukça etkilenir. Bu sebeple, anne adayına özellikle gebeliğin 6. Ayından sonra yan yatma, özellikle sol yan yatmaya öneririz. Gebelikte Yatış Pozisyonu

Sırt üstü yatar durumdaki bir gebede kalbe giden ana damara bası (mavi renk)

Gebelik boyunca, rahmin kanlanması da büyümesine cevap verebilecek şekilde artar. Anne adayının kalbinden pompalana kanın, rahme gönderilen miktarı gebelik ilerledikçe artarak, son aylarda, dakikada 650 ml ye çıkar. Rahmi besleyen ana damar, 20. Haftada çap olarak 2 katına çıkar ve kan akım hızı da yaklaşık 8 kat artar. Bu artış, bebeğin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için hayati önem taşır. Doğum başladığında ise şiddetli rahim kasılmaları sırasında kanlanma azalır ve bebeğinizi strese sokar. Ama bu kasılma süresi doğumun tüm evrelerinde 60-80 saniyeye kısıtlıdır ve bir bakıma bebeğinizin nefesini tutması için uzun bir süre değildir ve bebek bunu tolere edebilir.