Amniyon sıvısı, zarlar, rahim ve annenin karın dokusu bebeğinizi dış dünyadan soyutlayan bir bariyer gibi görünse de bebeğiniz devamlı, ses, titreşim ve hareketten oluşan uyarıcı bir ortama maruz kalır. Çalışmalar seslerin anne ve plasenta tarafından oluşturulan engele takılmadan ana rahmine ulaştığını göstermektedir. Ritim, tonlama, hatta müzik anlamlı bir bozulmaya uğramadan direk olarak bebeğinize ulaşmaktadır. Annenin kendi sesi, diğer dış ortamlardan gelen seslere göre ana rahmine direk kendi vücudundan geçerek ulaştığı için bebeğiniz tarafından özellikle daha güçlü hissedilir.
Sesin, bebeğinizin kalp atımı üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Sadece 5 dk’lık bir uyarı bebeğinizin kalp atımı ve hareketlerinde nerede ise 1 saate varan değişimlere yol açabilmektedir. Bazı müzik sesleri bebeğinizin metabolizmasında bile değişimlere yol açabilmektedir. İlginç bir çalışmada günde 6 defa 5 dk’lık bir süre ile “Brahm’s Lullabye” dinletilen prematüre bebeklerde aynı sürede rastgele müzik sesleri dinletilmesine oranla daha hızlı kilo artışı görülmüştür.