Op.Dr. Banu Çiftçi
yükleniyor...

Doğum ve COVID-19

23.03.2020 tarihli yazıdır. Güncellenmiş veriler için sonraki yazıları da okumanızı tevsiye ederiz.

Bir önceki paylaşımımda yaşadığımız pandemiye dair bilimsel yüzdeleri paylaşmıştım.
Virüsün yol açtığı hastalığı ağır geçireceklerin yüzdesinin düşük olduğu ve risk grubunu daha ağır etkileyeceği zaten beklediğimiz sonuçlardı.

Çok hafif geçirecek belki de geçirdiğinden haberi bile olmayacak sağlıklı kişilerin dolaşmasının, taşıyıcı olduklarından en büyük sorun olduğu ve kendimizi değil, risk grubunu korumak adına ve sağlık sistemine zaman kazandırmak adına her yaşta herkesin evde kalmamız gerektiğini yazmıştım.

Herbirimizin yaşadığımız pandeminin psikolojik sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağımız ruh sağlığı uzmanları ve dernekleri tarafından her mecrada konuşuluyor. Ki bana göre şu an yaşanılan, kaygı ve korku ortamının gerekli önlemleri (evde kalma, hijyen gibi) aldıktan sonra risk grubunda olmayanlar için yersiz olduğu zaman içinde zaten ortaya çıkacak.

Ama yersiz aşırı korkudan kaynaklanan psikolojik travmanın ve anksiyetenin (kaygı) en ağır seyrettiği gruplardan birinin gebeler ve özellikle doğumu yaklaşanlar olduğunu unutmayalım.

Çünkü onlar iyice çaresiz hissediyor ve çok endişeli.


- Bebeğimi bir an önce doğurtmalı mıyız? ya da

- Hastaneye nasıl gideceğiz?

- Bebeğime bir şey olur mu?

- Hastanede ona bulaşırsa? ya da

- Ben bulaştırırsam?

- Doğumumu evde mi yapsam? gibi korkular, psikolojik travmanın çok ağır bir boyutu.

Tıbbi bir dayanağı olmadığı halde başlatılan erken doğumların (34 hafta doldu denerek) yol açacağı bebeklerin prematüreliğe bağlı yaşayacağı risklerin ve daha da sıkıntılısı; evde doğuma yönelmenin beraberinde getireceği anne-bebek ölümleri hızını artırma riski var.

Yapmayın, sakin olun...
Hastanelerde hele ki gebeler için gerekli koruyucu önlemler zaten alınmış durumda. Sizin veya doğacak bebeğinizin yeni tip coronavirus (SARS-CoV-2) enfeksiyonu bulaşması sonrası yaşayacağınız risk, evde doğum veya erken doğumun başlatılması yanında devede kulak.

Evet kısıtlı ama elimizdeki bilimsel veri; anneden bebeğe bulaş olmadığını ve gebenin de yenidoğan bebeğin de hastalığın şiddetli seyrettiği risk grubunda olmadığı yönünde. Kaş yapacağız derken göz çıkarmayalım...
Bu korku ve kaygılar hem anne hem bebeğe daha çok zarar veriyor.

Bağışıklık için hangi besini, hangi takviyeyi alalım diyorsunuz ama bağışıklığı en düşüren şey stres ve kaygı. Vitamin takviyesi almak yerine sakin olmaya, kaygılanmamaya iyi uyumaya, sağlıklı beslenmeye çalışın.

Biliyorum ortam ve yaşanan aşırı kaygı buna engel ama gebe ve yenidoğana dair bilimsel veriler bununla uyumlu değil. Lütfen ama lütfen rahat olun, endişe etmeyin. Gebe ve doğum yönetimimiz hem özel hem kamu hastanelerinde kontrol altında, gerekli önlemler alınmış durumda.

Şu ana kadarki gebelik ve doğum takibimiz neyse gerekli önlemler alınmış halde aynen devam ediyor, bizler her zaman olduğu gibi 7/24 işimizin başındayız.


Kategori: Güncel Sağlık, Etiket: Tarih: 23 Mart 2020, Pazartesi